26 Şubat 2009 Perşembe

İskenderiye'nin Dünü

İskenderiye şehri adından da anlaşılacağı üzere Büyük İskender tarafından milattan önce 322 yılında kuruldu. Şehrin mimarı zamanın en meşhur mimarlarından olan Dinokrates'tir. Şehir İskender'in hayalini kurduğu Doğu-Batı birlikteliğinin temel taşlarından birisi olacaktı. Mısır ile Nil vadisini birbirine bağlayacak, kültür ve sanat alanında zamanın en güzide şehri olacaktı. İskender bu hayallerle başladığı projenin bitmesini göremeyecek şehre ancak altın bir tabutta dönebilecekti. Ama onun komutanlarından olan Ptolemy ve varisleri onun bu hayalini gerçekleştirecekti.
İskenderiye kurulduğu günden bugüne doğu ve batı dünyasını ekonomik olarak birbirine bağlamıştır. Roma şehrinin yükselişine kadar hep dünyanın en büyük şehri olarak kalmıştır. O dönemler (M.Ö 300- M. S 100) hellenistik medeniyetin başkenti olmasının yanı sıra aynı zamanda hatırı sayılır bir Yahudi topluluğuna ev sahipliği yapmıştır. Zaten İskenderiye tarih boyunca her türlü milleti ve her türlü inancı (veya inançsızlığa) bünyesinde barındırmış, çoğu zamanda barış içersinde yaşatabilmiştir. İslamiyet, Yahudilik, Hristiyanlık, Eski Mısır dini, Yunanlılar, Romalılar, Yunanlı Yahudiler, Mısırlı Hristiyanlar, Paganlar, matematikçiler, felsefeciler, aristocular, Yunan Ortodokslar, Koptik Katolikler, Ermeniler ve daha aklınıza gelmeyecek kadar çeşitlilik hep bu şehirde barınmıştır. Bu kimi zaman kaoslara sebep olsada Dünya üzerinde bu kadar çeşitliliği dünya üzerinde başka bir şehirde bulmanız çok zor.
Şehrin ilk hakimleri İskenderin ölümünden sonra Mısır'ı yöneten Ptolemy ve onu soyundan gelen yöneticilerdir. Ptolemy hanedanının yaptığı ilk iş tarihin en büyük öğrenim merkezi olan İskenderiye Kütüphanesini ve Dünyanın 7 harikasından birisi olan İskenderiye Fenerini inşa etmek oldu. Zamanın tarihçileri limana hergün kitap yüklü gemiler geldiğinden ve inanılmaz bir yazılı çalışma yapıldığından bahseder.

Şehirde ilk zamanlar 3 etnik grup yaşıyordu; Yunanlılar, Yahudiler ve Mısırlılar. Bu 3 etnik grup şehir tarihi boyunca sürekli sorun yaşamış hatta zaman zaman çıkan isyanlar şehrin harap olmasına sebep olmuştu. Ptolemylerin müsamahalı yönetim biçimi bilim ve felsefenin gelişmesinin yanında dinsel problemlere ve gerilimlere yol açıyordu. Şehir yahudiler ve yunanlılar arasındaki problemlerden yıpranmış vaziyette iken durumdan istifade eden Roma İmparatoru Julio Sezar tarafından ele geçirildi. (M.Ö 47) Julio Sezar'ın şehri ele geçirmesinde Kleopatra'nın büyük rolü vardır. Kleopatra babası XI. Ptolemy tarafından kardeşi ile evlendirilmişti ve Mısır'ın kraliçesi olmuştu. Ancak kardeşi (eşi) kendisini iktidardan uzaklaştırmış, o da bir yolunu bulup Roma'ya gitmiş orada Julio Sezar'ı kendine aşık etmiş ve evlenmiştir. Ardından Julio Sezar'la birlikte kardeşinden intikam almak için İskenderiye'yi fethetmişlerdir.

Milattan sonra 115 yılında İskenderiye gene bir Yahudi ayaklanmasında tahrip olmuş, ardından tekrardan inşa edilmiştir. 215 yılında Roma imparatoru Caracalla, şehir sakinlerinin kendisine hakaret ettiği (dinsiz dedikleri nakledilir) gerekçesiyle şehirde büyük bir katliam yapmış, bu katliamdan hem yahudiler hem de yeni bir din olan hristiyanlığı seçmiş mısırlılar (koptikler) nasibini almıştır. Tarihçiler şehirde taş üstünde taş kalmadığını şehrin sakinlerinin büyük bir kısmının katledildiğinden bahseder. Ne gariptirki bu olaydan yaklaşık 150- 200 yıl sonra bu sefer hristiyanlığı seçen Roma imparatorları tarafından şehirdeki bütün pagan(yunan eski dini) tapınakları yıkılır. Bu yıkımda tarihi İskenderiye Kütüphanesi de içersinde din dışı kitaplar olduğu gerekçesiyle yakılmıştır. Yunalılar, Romalılar ve onların devamı olan Bizanslılar döneminde süregelen savaşlar, şehrin 641 yılında Amr bin As kumandasındaki müslümanlara geçmesinin ardından yerini uzun süreli bir sükunete bırakmıştır. Müslümanlar başkent olarak Kahire'yi kurmuş, böylece İskenderiye üzerindeki savaş kabusları taa 1798 yılında Napolyon gelene kadar yerini bilim ve kültür aktivitelerine bırakmıştır. Sırasıyla Mısır'a hükmeden Emeviler, Abbasiler, Fatimiler, Eyyubiler, Memlüklüler, Çerkezler ve Osmanlılar şehrin tarihi ve kültürel yapısını korumaya gayret göstermiş, elde kalan son yunan eserleri büyük bir titizlikle arapçaya çevrilmiş, rasathaneler kurulmuştur. Özellikle felsefe, tıp, kimya, astronomy alanında büyük ilim adamları yetişmiştir. Bugün Avrupa topluluklarının temellerini dayandırdığı Yunan-Roma medeniyetinin kültür mirası Müslümanlar tarafından arapçaya çevrilip korunmasaydı, o döneme ait elimizde çok az şey olurdu.

1798-1802 arası 4 yıllık Napolyon döneminden sonra başlayan Mehmed Ali Paşa hanedanı İngilizlerin 1882 yılında Mısırı işgal etmesiyle son bulur. 1. Dünya savaşının ardından Mısır bir Krallık olarak kendi başına bir devlet olur. Cemal Abdunnasır'ın Kral Faruk'u devirip Mısır Sosyalist Arap Cumhuriyetini kurmasıyla önemini yitiren İskenderiye şehri son faciasını 1954 yılında İsrailin şehri denizden bombalamasıyla yaşamış olur.

Günümüzde İskenderiye şehri için lütfen tıkayınız...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder